Berlin’i gezmeye başladığınız anda tarih sizi bir dost gibi değil, biraz sert bir öğretmen gibi karşılar.
Kent, duvarlarla bölünmüş geçmişini unutmaya değil, anlatmaya kararlı. Ama bu anlatı, yalnızca taşların, kulelerin ve anıtların değil; aynı zamanda insanın direnme biçimidir.
İlk durak: Potsdamer Platz. 1920’lerin sonlarında dünyanın en kalabalık üçüncü şehri olan Berlin’de, artan araba trafiği karşısında Avrupa’nın ilk trafik lambası burada yakılmış. 1924’te yanmaya başlayan o ışık, bugün hâlâ orada sergileniyor.
Hemen not düşelim: dünyanın ilk elektrikli trafik lambası ise 1914’te Cleveland, Ohio’da yanmıştı. Berlin, ışığını Amerika’dan biraz sonra yaksa da ruhunu kimseye kaptırmamış.

Yolumuza Kaiser Wilhelm Gedächtniskirche,
yani “Yıkık Kilise” ile devam edelim. 1895’te Kaiser Wilhelm anısına yapılan bu kilise, II. Dünya Savaşı’nda ağır bombardımanla yarılmış. Şehrin ortasında hâlâ o haliyle duruyor: bir yara izi gibi ama aynı zamanda bir vicdan anıtı gibi. Yeniden yapılması gündeme geldiğinde halk, “Hayır” demiş. “Bu haliyle kalsın, hatırlayalım.” Ve o gün bugündür Berlin’in ortasında bir ders gibi duruyor. Yanındaki modern kule yeni çan kulesi, kısa yapısı ise ayinler ve konserler için. Eskiyle yeninin yan yana yaşadığı nadir yerlerden biri burası.


Kiliseden çıktığınızda kendinizi Kurfürstendamm caddesinin alışveriş kalabalığında buluyorsunuz. Tarih ve kapitalizm, burada kol kola yürüyor. Avrupa’nın ikinci büyük alışveriş merkezi KDW de hemen köşede.
Biraz soluklanmak isterseniz rotayı Doğa Bilimleri Müzesi’ne çevirin.
Almanya’nın en büyük üç doğa tarihi müzesinden biri. Burada dünyanın monte edilmiş en büyük dinozor iskeletiyle karşılaşacaksınız. O devasa kemikler, insana kendi küçüklüğünü zarif bir şekilde hatırlatıyor. Üstelik bu müze, sadece sergileyen değil, hâlâ araştırma yapılan canlı bir bilim alanı.


Berlin’de gezerken gözünüzü Brandenburg Kapısı’na takmamak mümkün değil.
Bir zamanlar Berlin Duvarı tam önünden geçiyordu. Duvarın yıkılışını simgeleyen o meşhur kare, işte burada çekildi. Ankaralıların aşina olduğu o “anıtsal kapı” estetiği burada tarihle anlam kazanıyor. (Evet, İ. Melih Gökçek’in kapılarını hatırlatıyor olabilir, ama bu kez işlevi sadece gösteriş değil, hafıza.)

Sıradaki durak Müze Adası.
Beş müzeden oluşan bu UNESCO mirası alan, Almanya’nın sanat tarihine açılan bir pencere. Alte Nationalgalerie’de “sanat sanat için midir, Kamal için midir?” diye düşünebilirsiniz; ama Berlin’in yanıtı belli: Sanat herkes içindir. Çünkü burada müzeye girmek bile çoğu zaman bir kamusal etkinlik gibi.

Berlin’in kalbi Tiergarten’de atar.
Şehrin ortasında dev bir yeşil nefes. Ortasında yükselen Zafer Sütunu, 19. yüzyıldaki birleşme savaşlarını hatırlatır. Prusya’nın Almanca konuşan halkları tek bir çatı altında toplama hayalinin taşlaşmış hali. Bu anıt, geçmişin ihtişamını değil, bir ulusun kimlik arayışını anlatır. Parkın bir köşesinde piknik yapan insanlara bakarken, belki siz de düşünürsünüz: birleşme, sadece coğrafi değil, duygusal bir meseledir.

Berlin turu Checkpoint Charlie’de kapanır.
Soğuk Savaş’ın sembolü olan bu eski kontrol noktası, bir zamanlar dünya tarihinin nefesini tutmasına sebep olmuştu. Amerikan ve Sovyet tankları burada, birkaç metre arayla durdu. Bir yanlış anlaşılma, bir dünya savaşını yeniden başlatabilirdi. Bugünse turistlerin gülümseyerek fotoğraf çektirdiği bir yer. Tarih, bazen ironiyi sever.

Berlin, bir yandan yıkık bir kilisenin gölgesinde hüzünlüdür, diğer yandan Tiergarten’deki kuş sesleriyle umut doludur.
Her şey gibi o da çelişkilerden yapılmıştır. Ve belki de bu yüzden, her ziyaretçiden biraz parça alır, biraz da parça bırakır.
Berlin’in özeti: Yıkılmış ama teslim olmamış bir şehir.
Benim özeti: Yıkık gezgin, ama hâlâ merakla yürüyen biri.
Berlin’de görmeye değer bütün yerlerin bir listesi ile yazımı bitirirken gelecek ay başka bir şehirde buluşmak dileğiyle.
Berlin’de Görülmesi Gereken Yerler – Tam Liste
1. Brandenburg Kapısı (Brandenburger Tor)
2. Reichstag Binası (Parlamento – Cam Kubbe)
3. Holokost Anıtı (Holocaust-Mahnmal) – Soykırım Anıtı
4. Potsdamer Platz
5. Avrupa’nın İlk Trafik Lambası (Trafikampel – 1924)
6. Berlin Duvarı Anıtı (Gedenkstätte Berliner Mauer)
7. East Side Gallery – Ünlü Duvar Resimleri
8. Checkpoint Charlie – Eski Sınır Kapısı
9. Topographie des Terrors – Nazi Belgeler Evi ve Açık Hava Sergisi
10. Kaiser Wilhelm Gedächtniskirche – Yıkık Kilise
11. Kaufhaus des Westens (KaDeWe) – Avrupa’nın en büyük AVM’lerinden
12. Tiergarten Parkı
13. Zafer Sütunu (Siegessäule)
14. Berlin Katedrali (Berliner Dom)
15. Müze Adası (Museuminsel – UNESCO):
15.1. Pergamonmuseum
15.2. Neues Museum
15.3. Altes Museum
15.4. Alte Nationalgalerie
15.5. Bode Museum
16. Doğa Tarihi Müzesi (Naturkundemuseum – Dinozor İskeleti buradadır)
17. Unter den Linden Caddesi
18. Alexanderplatz
19. Berlin TV Kulesi (Fernsehturm)
20. Berlin Belediye Binası (Rotes Rathaus)
21. Nikolaiviertel – Eski Berlin Mahallesi
22. Charlottenburg Sarayı (Schloss Charlottenburg)
23. Berlin Filarmoni Orkestra Binası (Philharmonie)
24. Gendarmenmarkt Meydanı – Alman & Fransız Katedralleri
25. Humboldt Forum (Yeni Berlin Sarayı)
26. Spree Nehri Tekne Turu
27. Hamburger Bahnhof – Çağdaş Sanat Müzesi
28. Kreuzberg Mahallesi – Street food & kültür karışımı
29. Tempelhof Eski Havalimanı – Halka Açık Dev Park
30. Treptower Park – Sovyet Anıtı ve dev savaş mezarlığı
31. Wannsee Gölü – Yazlık kaçamak bölgesi
32. Haus der Wannsee-Konferenz – Yahudi Soykırımı karar toplantısı yapılan villa
33. Jüdisches Museum Berlin – Yahudi Müzesi
34. DDR Museum – Doğu Almanya’nın günlük yaşamı
35. Berlin Hayvanat Bahçesi (Zoologischer Garten)
36. Urban Nation – Modern sokak sanatı müzesi
37. Hackescher Markt – restoran, butik, pasaj bölgesi
38. Bernauer Straße – Berlin Duvarı’nın en dramatik bölümü
39. Treptow Spreepark – Abandoned eski lunapark (urban exploration sevenlere)
40. Özgürlük Heykeli’nin mini versiyonu – Liberty Monument (hala çoğunun bilmediği küçük detay)
Yazan: Kemal Demir
